REFERANDUM2010

10 Eylül 2010 Cuma

12 EYLÜL'DE "HAYIR"DA HAYIR VARDI!

82 Anayasası yüzde 92 gibi büyük bir çoğunlukla kabul edilmişti. O zaman ki seçimlerde % 8'lik "RET" yanıtı verenlerin kimler olduğunu hala çok merak etmekteyim. 82 Anayasası dehşet veren bir zaruretin sonrasında ortaya çıkmıştı. Uzun yıllar süren terör ve anarşi ortamından millet bıkmıştı. O dönemde 16 bin genç hayatını kaybetti. Bu durum üzerine askerler yönetime el koydu ve sonrasında malum Anayasa metni uygulamaya sokuldu. Bu Anayasayı hazırlayanlarda kendi görüşlerine göre şekillendirdiler. Bunun yanında kendilerini garantiye almak için vesayet kurumlarını inşa ederek bunu sistem haline getirdiler.


Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok tarihi bir dönemecin eşiğinde Anayasa oylaması yapılıyor. Bu halk oylamasını tarihi kılan özellik ise vesayetçi yapılarla halkın iradesini rafa kaldıran, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ifadesini "Egemenlik kayıtlı şartlı milletindir" haline getiren bir yapı söz konusu. Bireyleri adeta yok sayan bir yapı kuruldu. Bu tür yapılanmalar bir çok ülkede vardı. Mesela İspanya'da vardı ama bu yapılanma devre dışı bırakıldı. Aynı şekilde Portekiz'de, Yunanistan'da devre dışı bırakıldı. Ama insanı geri planda bırakan darbe anayasası hala yürürlükte.


Kimi uzmanlara göre her askeri darbe Türkiye'yi en az on yıl geriye götürdü. 1980 darbesinin verdiği zarar ise, sadece ekonomik kayıp, insan hakları ve hukuk ihlalleri bakımından ülkeyi yirmi yıl geriye götürdü. Kazanan ise, üniformalı darbeciler, onlarla iş birliği yapan kimi "olağanüstü dönem, bulunmaz Hint kumaşı" siyasiler ve iş birliği halindeki sermaye kesimi. Asıl kazanan ise, stratejik menfaatleri ülkedeki siyasi iktidarın alaşağı edilmesini gerektiren bazı süper güçler oldu. 1980 darbesinden komşumuz Yunanistan'ın kazancı ise NATO'nun askeri kanadına geri dönebilmesi oldu.


Yıllardır Türkiye'de ters giden, Türkiye'nin gelişmesini engelleyen uygulamalar var. Ülkemizin sırtında taşımaya mahkum edildiği kamburlar var. Askeri vesayet gibi, yargının bir baskı unsur olarak kullanılması gibi, hukukun hak aramak için çalışması gerekirken hakların kısıtlanmasına yargının destek olması gibi haksızlıklar maalesef Türkiye'de uygulandı. 12 Eylül'de yapılacak referandum; insanların inancına, yaşantısına, kılık kıyafetine göre fişlenmesi meselesinin önüne geçilmesi açısından, Anayasa Mahkemesi'nin 11 kişinin inisiyatifiyle hareket eden bir kurum olmaktan çıkıp yönetimiyle gerçekten milletin, meclisin ve insanların da duygularını, inançlarını karşılayacak kararlar alması açısından, ayrımcılığın hiçbir şekilde yapılmaması açısından, kadınlar, engelliler, çocuklar için bir takım gelişmelerin yer alması açısından, sendika haklarının, seyahat hürriyetinin, grev hakkının konulmasıyla ilgili önemli şeylerin olması açısından daha da önemlisi Türkiye'de de artık Batı standartlarında bir demokrasi, din ve vicdan hürriyeti olması açısından çok önemli bir meseledir.


"Bazılarının diğerlerinden daha eşit olduğu" bir sitemi bize dayatan 12 Eylül Anayasası'nın içerdiği haksızlık, adaletsizlik ve zulmü kısmende olsa ortadan kaldıran Anayasa değişikliğini sarp yokuşun önündeki bir kayayı kaldırmak olarak görüyorum. Bu değişikliğin yeterli olmadığının herkes farkında. Siyasi partiler yasası, seçim kanunu, dokunulmazlıklar, YÖK gibi bir dünya açmazın daha olduğu bu garabetin artık kökten çözülmesi gerektiği aşikardır. Ama bu kadarlık bir değişikliğin bile ne tür engellerle karşılaştığını ve kimlerin ne şekilde bu değişikliklere engel olmaya çalıştığını görmek gerçekleri daha da iyi algılamamızı sağlıyor.


Üstad ne güzel söylemiş:"Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam." Devamlılığı sağlamak için medeni bir sistemi oluşturmak gerekiyor. Medeniyeti oluşturmak için de asgari düzeyde haklara ve özgürlüklere sahip olmak gerekir. Referanduma bir anlamda bu medeni sistemin inşa edilmesi yolundaki ilk adım olarak bakıyorum.


Devletteki puslu havayı dağıtmak, halkın denetleyebildiği bir yönetimi kurmak için yapılacak çok iş var ülkemizde. Bunlardan birisi Anayasa değişikliği olarak önümüze gelmiştir. Temel hakları yerine genişleten, halkına yeni alanlarda hizmet vaat eden, sorumluluk yüklenen şeffaf bir devlet için köklü bir Anayasa değişikliğine gitmek gerekiyor.


İşte ben köklü Anayasa değişikliğinin sağlanacağı ortamın bu referandumdan çıkacak yüksek "evet" oy oranı sonrasında gerçekleşeceğini düşünüyorum. 1982'deki Evet'in günahını, 12 Eylül'deki bir başka Evet silecektir. O zamanki "Hayır"da hayır vardı. 12 Eylül'deki "Hayır" ise şer kokuyor. 12 Eylül 1980'in karanlığını temizleme fırsatının ilk adımı yine bir başka 12 Eylül'de milletin önüne çıkıyor.


Ve şuna inanıyorum ki, doğru olan doğru zaman ve doğru yerde gerçekleşecektir. Ve dilerim ki bu referandumdan Allah, milletimiz ve devletimiz için en hayırlı olanı nasip etsin! Halkımızın partiler üstü düşünerek bir karar vermesi ve vicdanlarını rahatlatacak tercih hangisi ise ona göre oy kullanmaları yegane arzumdur. İnanıyorum ki milletinizin vicdanı tarih boyunca gerçekleri işaret etmiş ve sonunda çok badireler yaşansa bile en doğru olanın gerçekleşmesini engelleyememiştir.


Son olarak hatırlatma yapmak isterim: http://www.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgi.jsp sitesine girerek nerede oy kullanacağınızı görebilirsiniz. Haklarımızın olmamasından şikayet eden bizler en doğal hakkımız olan ve milli iradenin gerçekleştiği yegane yer olan sandıkta bu hakkımızı sonuna kadar kullanmalıyız. Kararımız her ne olursa olsun!
Zekai KIRAN

17 Ağustos 2010 Salı

İRFAN AYDIN - HAYIR DİYORUM ÇÜNKÜ;

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE NEDEN HAYIR DEMELİYİZ?

1-BAKAN VE MÜSTEŞAR HSYK ‘NIN ÜYESİ OLDUĞU SÜRECE HSYK ‘NIN BAĞIMSIZ BAĞLANTISIZ VE TARAFSIZ OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

2-YEREL MAHKEME HAKİMLERİNİN HSYK DA OY KULLANACAK OLMASI, HSYK’YI DEMOKRATİK YAPMAZ. ÇÜNKÜ YEREL MAHKEME HAKİMLERİ, BAKANDAN, MÜSTEŞARDAN, BAKANA VE MÜSTEŞARA BAĞLI MÜFETTİŞLERDEN , YARGITAY VE DANIŞTAY ÜYELERİNDEN ÇEKİNECEKLERİ İÇİN ÖZGÜR İRADELERİ İLE OY KULLANMALARI ZORDUR HATTA MÜMKÜN DEĞİLDİR.

3-38 YIL KAMUDA GÖREV YAPTIKDAN SONRA, BİM ÜYE HAKİMİ İKEN EMEKLİ OLDUM. EN AZ 10 ADALET BAKANI İLE ÇALIŞTIM. HSYK, AZ YA DA ÇOK HER DÖNEMDE SİYASİ İKTİDARIN ETKİSİ ALTINDA KALMIŞTIR. NİTEKİM ADALET BAKANLIĞI SHP DE İKEN BU GEREKÇEYLE HSYK ÜYESİ SN.VURAL SAVAŞ ÜYELİKTEN İSTAFA YOLUYLA AYRILMIŞTIR.

4- SUÇ İŞLEYEN YA DA İŞLEDİĞİ ÖNE SÜRÜLEN MİLLETVEKİLİNİN YARGIYA HESAP VERMESİNİ ENGELLEYEN YANİ MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞINI MUHAFAZA EDEN ANAYASA DEMOKRAKTİK DEĞİLDİR.

5-BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ SADECE AKP’Yİ DEĞİL TÜM SİYASİLERİ YARGI DENETİMİNDEN UZAK TUTMAYA YÖNELİKTİR. BU GÜN BANA YARIN SANA DİYEN AKP, GÜNÜ KURTARMANIN PEŞİNDEDİR.

80 YAŞINI AŞMIŞ KİŞİLERİ YARGILAMAYI DÜŞÜNEN AKP ZİHNİYETİ, HESAPTAN KAÇMAK İÇİN YARGIYI SİYASETÇİNİN (YÜRÜTMENİN) EMRİNE SOKMAYA ÇALIŞIYOR. ANAYASAYA HAYIR DENMEDİĞİ TAKDİRDE, AMACINA ULAŞMIŞ OLACAKTIR. DEĞİŞİKLİK YOLUYLA SAĞLANAN VE KORUNAN OLUMSUZ HÜKÜMLERDEN SADECE AKP DEĞİL ,TÜM SİYASETÇİLER YARARLANACAKLARDIR. EY HALKIM HAKKINA ANANIN AK SÜTÜ GİBİ OLAYLARINLA SAHİP ÇIK. YETER ARTIK YAPTIKLARI KİMSE SENİ OYUNUNA ALET EDEMESİN OYUNA VE ONURUNA SAHİP ÇIK.

6- MİLLETİN ELİNDEN VEKİLİNİ SEÇME HAKKINI ALAN VE BU HAKKI PARTİ LİDERLERİNE VEREN ANAYASA SİZCE DEMOKRATİK MİDİR ? DEMOKRATİKSE DEMOKRASİ BUNUN NERESİNDEDİR?

EY HALKIM! OYUNA VE ONURUNA SAHİP ÇIK . ULUSUMUZUN TÜM BİREYLERİNİN ORTAK ARZUSUNA UYGUN YENİ BİR ANAYASA TALEBİYLE.. 12 EYLÜLDE MUTLAKA SANDIK BAŞINA GİT VE HAYIR OYU VER…VERKİ SANA RAĞMEN SENİN ALEYHİNE HAREKET ETMEYE KALKIŞANLARA DA BİR DERS VERMİŞ OL.. BUNDAN BÖYLE KİMSE BU TÜR GİRİŞİMLERDE BULUNAMASIN.

Emekli Bölge İdare Mahkemesi Hakimi/İrfan AYDIN

ORHAN YÜCEL - EVET DİYORUM ÇÜNKÜ;

1924 Anayasası hariç, diğer Anayasa’ların tamamı darbeler neticesinde oluşturulan asker destekli danışma meclisleri tarafından gerçekleştirilmiş ve önce askerlerin onayını alarak uygulamaya geçilmiştir.

Bu Anayasa’lar devleti kutsamış, milleti dikkate almamış, vesayet rejiminin devamını sağlayıcı olmuş ve demokratikleşmenin önünü açıcı değil, tıkayıcı olmuştur.

Bu Anayasa’larla Türkiye bir türlü ideolojik ve güçlülerin hâkimiyetine dayalı yönetime son verememiştir.
Türkiye’de hukukun üstünlüğü sağlanamamış, Yüksek yargı verdiği kararlarla yürütmenin önünü açacağına, yürütmenin önünde bir set oluşturmuştur.

HSYK, başta darbeye teşebbüs etmekten yargılanan zanlıların, adil yargılanmasına katkı sağlayacağına, bu davaları yürüten savcı ve mahkemelere müdahale ederek, devam eden mahkemelerin savcı ve hakimlerini görevden alıcı karalar alabilmiştir.

Şayet Türkiye’nin demokratikleşmesini istiyorsak, yargının yürütmenin önünde engel teşkil etmesini istemiyorsak, Anayasa değişikliği AYM engelini de aşarak referanduma sunulma şansını yakalayabilirse; sorumlu bir vatandaş bilinciyle hareket ederek, evet demeliyiz.

Yüksek yargının kendisini halkın hür iradesiyle seçtiği hükümetlerin yerine koyarak yürütmeyi engelleyici tavırlar sergilemesini istemiyorsak,

Yine Yüksek yargının kendisini TBMM’nin yerine koyarak, yorumlarla kanun yerine ikame edilmek üzere, kanun ihdas etmesini istemiyorsak,

Güçlülerin değil, haklıların hukukunun korunması gerektiğine inanıyor ve üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçilmesini istiyorsak,

Vesayet rejiminin devamını istemiyorsak,

Başta 12 Eylül darbecileri ve bundan sonra darbeye karışacakların sivil mahkemelerde yargılanmasının önünün açılmasını istiyorsak,

Anayasa Mahkemesi, HSYK ve diğer yargı organlarının tıpkı gelişmiş ülkelerdeki gibi çağdaş, geniş katılımlı bir şekle dönüştürülmesini istiyorsak,

HSYK üyelikleri ile Anayasa Mahkemesi'ne seçilecek üyelerin seçiminde seçim adaletini sağlamaya yönelik nisbi temsil sistemi getirilmesini istiyorsak,

HSYK'nın yapısının, hukuk sistemi oturmuş ülkelerdeki standart ve yapıya yükseltilmesini istiyorsak,

Dinimizi serbestçe yaşayabilmek ve dini yaşantılarımız üzerindeki her türlü baskı ve dayatmalara son verilmesini istiyorsak,

Yine bu meyanda, başörtülü kızlarımızın da diğer kızlarımız gibi istedikleri kılık kıyafetle okuyabilmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyorsak,

Her türlü fişlemelerin önüne geçilmesini istiyorsak,

Fişlemelerle subay ve astsubayların ordudan atılmasını istemiyorsak,

Anayasa değişikliği önümüze geldiğinde hiç tereddüt etmeden evet demeliyiz.

Not: Bu yazı aynı zamanda Ordu Hayat Gazetesi'nde de yayınlanmıştır.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

FURKAN ŞENEL - HAYIR DİYORUM ÇÜNKÜ;

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ben fanatik bir insan değilim. At gözlüğü ile fikirler beyan edecek bir insan değilim. Bu Anayasa değişikliğine karşı oluşumun nedeni ülkenin gerçeklerine cevap vermesinden ziyade belli bir ideolojinin yerleştirilmesi anlayışını gütmesidir.

Oylarını alabilmek için yiyecek içecek dağıtımı, özellikle işsiz gençlerin ceplerine para konulması gerçekten insan itibarını yerle bir eden bir anlayış. Özellikle Anadolu'da bir şehirde bunla karşılaştım. Bu şekilde toplum da yozlaştırılmaktadır. 82 Anayasası tabi ki değişmelidir ama bu şekilde "benden olmayanı yok etme" anlayışı ile değil. Sizin o eskilerden ne farkınız kalır o zaman?

AKP maalesef %47'nin verdiği gücü bile yerinde kullanamamış köklü bir anayasa değişikliğini gerçeleştiremeden günü birlik çözümler üretme yanlışlığına düşmüştür. Ben de bu noktada bu yanlıştan dönülmesi adına ve yepyeni bir anayasa oluşturulması için vesile olur diye HAYIR oyu kullanacağım.

Furkan Şenel/Memur

MERVE ELİF USLU - EVET DİYORUM ÇÜNKÜ;

Değişimin bir yerden başlaması gerektiğini düşünüyorum. Daha düne kadar anayasa değişikliğini parti programlarında şart koşanların (ve hatta bir muhalefet liderinin iki madde dışında biz de evet diyoruz demesini de eklersek) bugün anayasa mahkemesinin bile kararına rağmen hayır demelerine ben anlam veremiyorum.

Siyasetten çok anlamam ama iyi bir gözlemci olarak bugüne kadar yaşananları ve bu hükümetin yapmaya çalıştığını çok daha iyi anlayabiliyorum. Benim oyum evet olacak. Tabi ki yetmez bu değişiklikler ama dedim ya bir yerden başlamak adına değişim için bunu yapmam gerekir diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.

Merve Elif Uslu/Öğrenci

12 Ağustos 2010 Perşembe

VELİ DURU - HAYIR DİYORUM ÇÜNKÜ;

12 Eylül 2010'da –çok da tesadüfî bir tarihmiş gibi lanse edilen- tarihte Türk halkı, önüne konulan anayasa değişiklik paketini oylamak için sandığa gidecek. Peki, bu değişiklik birçok aç insanımızın karnını doğurmayacağı gerçeği gibi aynı zamanda kayısıya, ete, sucuğa, salama, sosise; ayrıca pastırmaya, süte, sabuna, kömüre, gaza hiçbir etkisi olacak mı? Olmayacak! Eee daha ne? Niye evet diyeyim ki! Ucuz popülist laflarla bizi kandıramazsınız.

Peki, biz bu anayasada neye hayır(!) diyeceğiz, neyi elimizin tersiyle(!) iteceğiz.

Çok kolay bir soru? Şöyleki:

-Evvela HSYK’daki kast sisteminin kaldırılmasına karşıyım. Ne güzel düzeni kurmuşlar. Ne diye bunu değiştiriyorsunuz ki? Yargıtay ve Danıştay güzel güzel HSYK üyelerini seçiyor ardından HSYK’daki üyelerde -iade-i ziyaret manasında- bu iki kuruma seçilecek üyeleri belirliyor. Al gülüm ver gülüm(!) Bu, güzel ülkemizin her alanında mevcuttur. Siz kim oluyorsunuz ki dağdan gelip bağdakinin düzenine karışıyorsunuz. Bir de kurulun üye sayısını artıracaklarmış. Hiç yer var mı, yok mu bakmadan habire artırıyorlar. Bi’ kere 12 tane sandalye var kurulda. Ne diye durup dururken masraf çıkarıyorsunuz be adamlar. Haa.. bir de 12’den 34’e çıkan üyelerin 4’ünü Cumhurbaşkanı, –hani kendilerinin ya- 16’sını da birinci kademe hâkimler ve savcılar seçecek. Peh peh peh!!! Hâkimler, savcılar ne bilirmiş yüksek kurula üye seçmeyi. Hem onlar anlaşamaz aralarında kimi seçeceklerini. Ne kadar saçma. Bi’ de buna HSYK’ya demokrasiyi getiriyoruz demiyorlar mı? Ya bırakın Allah aşkına. Kimi kandırıyorsunuz.

-Yüksek mahkemeyi halkın eline verecekler. Halkın elinde oyuncak edecekler mahkemeyi. Bidon kafalıların, göbeğini kaşıyanların seçtiği partinin çoğunlukta olduğu TBMM’ye Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) üye seçmesi için yetki veriyorlar. Zaten Cumhurbaşkanı’na toptan bir yetki veriyorlar. İşin özü, gitti güzelim mahkeme yahu. Hem de göz göre göre. Açaydım kollarımı…

-Ordudan zar zor yolladığımız irticacı dincilere karşı verilen kararlara da yargı yolu açacaklar. Siz kimden yanasınız? Yahu onlar dinci dinci… Onlar şey yaparlar, efendime söyleyim… şey… Yaparlar bi’ şey işte. Vermişler kararı. Sorgulamaya gerek yok yani.

Veli Duru / Öğrenci

YASEMİN ACAR AVSEREN - EVET DİYORUM ÇÜNKÜ;

Neden Evet Diyorum?

Egemenlik kayıtsız şartsız Yargıtay'ın, Danıştay'ın ve Anayasa Mahkemisi'nin değil MİLLETİN olduğu için.
Tüm maddeleri okudum, mantığıma ve Ülkeme zarar vereceğini düşünmüyorum. Bilakis Avrupa Birliği yolunda önümüzü açacağına ve askerin siviller üzerindeki hakimiyetinin olması gereken yere taşınacağı kanaatindeyim.

Bir çoğumuz bölündü, önyargılı oldukları için ve Hükümetin küçük stratejilerini kabul etmedikleri için Hayır diyorlar. Hükümet'le ilgili oyumu seçimlerde kullanacağım, bu referandum maddelerindeki değişiklikler elbette yetmez ama bu da bir adımdır, o nedenle EVET.

Teşekkürler ;)

Yasemin Acar Avseren/ Dijital Medya Yöneticisi

11 Ağustos 2010 Çarşamba

GÜLŞEN TOKAÇ - HAYIR DİYORUM ÇÜNKÜ;

"Anayasaların halkın haklarını koruması, onların ve toplumdaki değişik grupların isteklerini yansıtması gerekir. Bu nedenle de bu grupların ve halkın temsilcilerinin görüşleri alınmadan (alınmış görüntüsü verildi ancak AKP olmayanlarca hazırlanan taslaklar dikkate alınmadı) yapılan bu demokratik olmayan AKP Anayasası bir toplum Sözleşmesi olmaktan çok uzaktır.

Türk halkının yeni bir Anayasadan beklentisi Anayasanın halkın sorunlarına çözüm bulan ve o güne kadar tartışılmış ihtiyaçlara – mesela, dokunulmazlıkların sınırlandırılması, YÖK’teki değişiklikler, Sendikalar ve işçi hakları v.s. - cevap vermesidir. Ancak AKP Anayasasında bunların hiçbirine yer verilmediği gibi yapay sorunlar yaratılmış ve hak getiriyoruz adı altında AKP iktidarının ülkeye tek başına egemen olması arzusu var.

AKP iktidarı görüldüğü üzere Yargı üzerinde söz sahibi olma arzusu ile yanıp tutuşuyor uzun zamandır. Bunu da bu Anayasalarında gayet güzel ortaya koyarak tüm Anayasa Mahkemesi üyelerinin Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından seçilmesine ağırlık vermişler.

Bir başka önemli konu da, 2007 yılında Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasına kadar AKP Cumhurbaşkanının yetkilerinin fazlalığından şikayet ederken, bu Anayasa taslağında Cumhurbaşkanının yetkilerini daha da artırması dikkat çekici, eh tabi 2007 tarihinden beri o makam da AKP çatısı altında.

Mesela ne mi yapmış, Anayasa Mahkemesine Cumhurbaşkanının seçebileceği üye sayısı 4 iken bunu 7’ye çıkartmış, v.d.AKP Anayasasına benden HAYIR, çünkü Türkiye Cumhuriyeti olarak biz çağdaş ve demokratik bir hukuk devleti isek Anayasamızda ülkemizin koşullarından ve toplumsal ihtiyaçlarından doğan kurum, kural ve güvencelere de yer vermeliyiz. Ancak bunun zerresini AKP Anayasasında göremiyoruz. Keşke yeni bir Anayasa hazırlığı için halkın temsilcilerinden oluşan bir geçici meclis kurulsaydı ve ülkemiz için hazırlanan Anayasa siyasi partilerin elinde siyasi araç olmaktan ziyade toplumun gerçek iradesini temsil eden kurallar bütünü olarak hazırlansaydı."

Gülşen Tokaç/Avukat

M. BURAK SU - EVET DİYORUM ÇÜNKÜ;

Referanduma 1 ay kaldı. Genel görünüm %80 lik bir kesimin evet/hayır kararını verdiği, %10 kadar kararsızların %10 kadar oy kullanmayacakların olduğu şeklinde. Kamuoyunda paylaşılan anketlere bakınca bu %80 lik bölümün %45 evet %35 hayır gibi dağıldığı görülüyor. Doğru mu yanlış mı, kararsızların oyları tabloyu değiştirir mi hepsi bir ay sonra kesinlik kazanacak.
80 doğumluyum. Yokluklarla dolu bir Türkiye'nin serbest piyasa ekonomisi ile başladığı değişime şahit oldum. Özal'ın veliahtlarını , Demirel'in yeğenlerini, hepimizin bacısı Tansu Çiller'in örtülü ödeneklerini hatırlıyorum. 94 krizinde çocuktum ama 2001 de üniversitede idim. Bülent Ecevit'in önüne düşen yazarkasa hala gözümün önünde.

Büyüklerim bu ülkenin yaşadıklarını daha iyi bilirler. 2. dünya savaşındaki yokluğu , 60-70-80 darbesini. Benim kuşağım darbelere yabancı. 60-70-80 demek bizim için nostalji albümleri demek. Büyüklerim için ise bambaşka.

1997 yılını hatırlıyorum. Refahyol hükümeti iktidarda. MGK sonrası 28 Şubat kararları açıklanıyor.Asker yine ülkeye "balans ayarı" yapmış. Balans etkisi ile 3 ay içinde istifa etmiş. Demirel Mesut Yılmaz'a hükümet kurma görevini vermiş... Sonrası daha da bildik senaryo. Partiler kapatılmış , krizler yaşanmış. Yine bu ülke çekmiş yine bu halk ezilmiş.
27 Nisan bir diğer dönüm noktası. Genel Kurmay şöyle demişti o gün:

"Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir."

"Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur."

Sonrası yaşananları yine hepiniz hatırlıyorsunuz. Aba altındansopa gösteren TSK ya "kamuoyu" hiç beklemediği bir şekilde karşılık verdi. TSK nın iç siyasetten giderek uzaklaşması giderek hızlandı. TSK artık kanunların kendine verdiği görevler ile ilgilenmekte. Askerlerin yönettiği, yer yer balans ayarı yaptığı devir kapandı. YAŞ kararlarında görüldüğü üzere TSK artık devletin yöneticisi değil devletin hizmetinde.

Ve bugün 12 Eylül Darbe Anayasasının değiştirilmesi vizyonlarımızdaki bir değişimi sembolikte olsa ifade ediyor.Hayatım boyunca değişime inandım. Anayasa paketi ile ilgili daha önce de yazdım. Herşey değişmiyor belki. Herşeyiyle dört dörtlük bir anayasa paketi de değil. Eksikleri çok. Bu eksiklere rağmen anayasa değişikliği kendim, çocuklarım ve gelecek nesiller için özgür ve demokratik bir ülkeye doğru ilk adım demek.Bu yüzden benim oyum: "evet".

M. Burak Su/ Özel Sektör - Yönetici

10 Ağustos 2010 Salı

DR. KUBİLAY KAPTAN - HAYIR DİYORUM ÇÜNKÜ;

Bu çalışma için teşekkürler.

Anayasa değişikliklerinin yapılma amacı olarak ön plana çıkan Hukuksal düzenlemelerin belirli bir zümrenin amacını yerine getirmek için düzenlenmiş ve bunun geçebilmesi için son derece cılız farklı maddelerle etrafının süslenmiş olmasından dolayı oyum HAYIR dır.

Anayasa değişikliklerini içeren 27 maddenin, bir müteahhidin inşaat hukukunu düzenlemesinde ki tehlike ve mantıksızlık da olduğu gibi, sadece bir partinin görüşleri, ileriye yönelik kendilerini koruma amaçlı tedbirleri ve tarihsel birikimleriyle hesaplaşma amacı doğrultusunda planlanarak önümüze getirilmesi ve destekleyicileri tarafından ise "hiç yoktan iyidir" mantığı ile bunlara oy vermemiz istenmesi, beklenmesi kabul edilecek bir mantık değildir.

Bunun yanı sıra yapılması planlanan Anayasa değişikliklerinin tek tek oylanması yerine, üstünde yeterince tartışılmadan blok halinde evet/hayır sürecine indirgenmiş olmasından da rahatsızlık duyuyorum.


Dr. Kubilay Kaptan/Akademisyen

ÖMER EKİNCİ - EVET DİYORUM ÇÜNKÜ;

Evet diyorum, çünkü Türkiye bir kalemde, yekpâre değişmeyecekse de değişim başlasın, 80 anayasasının etkilerinden yavaş yavaş kurtulalım istiyorum. Ben partizanlığa holiganizma etkileriyle bakan biri değilim. Bir partiyi seçmek o partiye oy vermek benim anayasa tercihimi de belirlememeli. Keza CHP'ye oy vermiş biriysem de ve iktidar partisiyle taban tabana zıtız diye de oyumun rengi sırf iktidar partisinin zıttı olsun diye HAYIR olmamalı.

Rasyonel düşünebilmeliyiz, doğru bakabilmeliyiz, parti başkanımızın aksine de düşünebilmeliyiz.. Sürü psikolojisinden çıkmalı, çalınan kavalın yönüne yürümemeliyiz.


Oyum
EVET olacak.

Ömer Ekinci/Özel Sektör - Genel Müdür